|  
 
          
            |  | 4/16 |    
   
  
 Henüz bu şiir için konu belirlenmemiş. Bu yüzden benzer konulu şiirler listelenemiyor.
 Konusunu EKLE
    
 
      
 
 
 
 
 |  | Hasta
- Bence Doktor, onu siz soyarak dinleyiniz ;
Hastalık çünkü değil öyle ehemmiyetsiz.
Sade bir nezle-i sadriyyemi illet ? Nerede ?
Çocuğun hali fenalaştı son günlerde ,
Ameliyata çıkarken sınıf on gün evvel ,
Bu da gelmez mi ? Dedim " Kim dedi , oğlum sana gel ?
Nöbet üstünde adam kaçmalı yorgunluktan ;
Hadi yavrum , hadi söz dinle de bir parça uzan. "
O zamandan beridir za'fı terakki ediyor ;
Görünen : bir daha kalkınması artık pek zor ;
Uyku yokmuş ; gece hep öksürüyormuş ; ateşin
Oluyormuş biraz dindiği
 
- Ben zaten işin ,
 
Bir ay evvel biliyordum ne vahim olduğunu
Bana ihtara ne hacet , a beyim. Şimdi bunu ?
Maamafih yeniden bakalım dikkatle :
Hükmü kat' i verelim , etmeye gelmez acele.
 
- Çağırın hastayı gelsin.
- Kapının perdesini ,
 
Açarak girdi o esnada düzeltip fesini ,
Bir uzun boylu çocuk... Lakin o bir levha idi..!
Öyle bir levha-i rikkat ki unutmam ebedi ,
Rengi uçmuş yüzünün , gözleri çökmüş içeri.
Elmacıklar iki baştan çıkıvermiş ileri.
O şakaklar göçerek cepheyi yandan sıkmış;
Fırlamış alnı , damarlarla beraber çıkmış ,
Betbeniz kül gibi olmuş uçarak nur-i şebab ;
O yanaklar iki solgun güle dönmüş , bitab !
O dudaklar morarıp kavlamış artık derisi ;
Uzamış saç gibi kirpiklerinin her birisi !
Kafa yük gibi kesilip boynuna , çökmüş bağri ;
İki değnek gibi yükselmiş omuzlar yukarı .
 
- Otur oğlum seni dikkatlice bir dinleyelim ...
 
Soyun evvelce , fakat ...
 
- Siz soyunuz yok halim !
 
Soydu bi çareyi üçbeş kişi birden , o zaman
Aldı bir heykeli urya-ı sefalet meydan
Yok bu kemik külçesinin dinlenecek bir ciheti :
" Bakmasak hastayı nevmid ederiz belki " diye ;
Çocuğun göğsüne yaklaştım biraz dinlemeye :
Öksür Oğlum ... Nefes al...Oldu , giyin ;
Bakayım nabzına ... A'la ... Sana yavrum , kodein
Yazayım , öksürüyorsun , O , keser , pek iyidir...
Arsenik hapları al , söylerim eczacı verir.
Hadi git , kendine iyi bak...
 
- Nasıl ettin doktor ?
 
- Edecek yok , çocuk artık yola girmiş , gidiyor !
 
 
Sol taraftan rienin zirvesi tekmil çürümüş ;
Hastalık seyr-i tabiisini almış yürümüş .
Devri salisteki asarı o mel'un marazın
Var tamamiyle , değil hiçbir eksik arazın .
Bütün a'raz , şehikiyle , zefiriyle ...
 
- Yeter !
 
Hastanın çehresi meydan da ! İnsanda meğer
Olmasın his denilen şey... O değil , lakin biz
Bunu " Tebdil-i hava " derde nasıl göndeririz ?
Şurda üçbeş günü var... Gönderelim Yolda ölür....
" Git ! " demek , hem, düşünürsek ne büyük bir zuldür !
Hadi göndermeyelim .. Var mı fakat imkanı ?
Kime derd anlatırız ? Bulsan a derde anlayanı !
 
- Sözünüz doğru , Müdür bey ; ne yapı yapmalı ; tek
Bu çocuk gitmelidir. Çünkü eminim , pek pek ,
Daha bir hafta yaşar , sonra sirayet de olur ;
Böyle bir hastayı gönderse de mektep ma'zur.
 
- Bir mubassır çağırın.
 
- Buyrun efendim.
 
- Bana bak :
 
Hastanın gitmesi herhalde muvafık olacak.
" Sana tebdil-i hava tavsiye etmiş doktor.
Gezmiş olsan açılırsın..." diye bir fikrini sor.
" İstemem !" de o fakat dinleme , iknaa çalış ;
Kim bilir , belki de biçare çocuk anlamamış ?
 
- Şimdi tebdil-i hava var mı benim istediğim ?
Bırakın halime artık beni , rahat öleyim !
Üç buçuk yıl bana katlandı bu mektep , üç gün
Daha katlansa kıyamet mi kopar ? Hem ne içün
Beni yıllarca barındırmış olan bir yerden.
" Öleceksin !" diye koğmak ? Bu koğulmaktır. Ben ,
Kimsesiz bir çocuğum nerde gider yer bulurum ?
Etmeyin sokaklarda perişan olurum !
Anam ölmüş babamın bilmiyorum hiç yüzünü ;
Sanki atideki mevhum refahım giderek,
Onu çalkandığı hüsranlar , içinden çekecek !
Kardeşim kurduğun amali devirmekte ölüm ;
Beni göm hurfe-i nisyana , ben artık öldüm !
Hangi bir derdim için ağlıyayım , bilmiyorum.
Döktüğüm yaşları çok görmeyiniz ; mağdurum !
O kadar sa'y-i beliğin bu sefalet mi sonu ?
Biri evvelce eğer söylemiş olsaydı bunu ,
Çalışıp ömrümü çılgınca heba etmezdim,
Ben bu müstakbele mazimi feda etmezdim!
Merhamet bilmeyen insanlara bak , Yarabbi ,
Koğuyorlar beni bir sail-i avere gibi !
 
- Seni bir kerre koğan yok , bu sözün pek haksız.
" İstemem yollamayın " dersen eğer , kal , yalnız...
Hastasın...
 
 
- Hem Verem'im ! Söyle , ne var saklayacak !
 
- Yok canım , öyle değil ...
 
- Öyle ya herkes ahmak,
 
Bırakırlar mı , eğer gitmemiş olsam acaba ?
Doğrudur gitmeliyim... Koşturunuz bir araba.
Son sınıftan iki vicdanlı refikin koluna
Dayanıp çıktı o biçare , sefalet yoluna.
Atarak arkaya bir lemba-i lebriz-i elem ,
Onu teb'id edecek paytona yaklaştı " Verem " !
Tuttu bindirdi çocuklar sararak her yerini ,
Öptüler girye-i matem dökerek gözlerini ;
 
- Çekiver doğruca istasyona ...
 
- Yok , yok , beni ta ,
Götür İstanbula bir yerde bırak ki ; guraba ,
 
- Kimsenin onlara aldırmadığı bir sırada -
Uzanıp ölmeye bir şilte bulurlar orada !
Mehmet Akif Ersoy
   
 
 |  |  |   
                
                  | 40 | defa okundu |  
                  | 1 | defa tavsiye edildi |  
                  | 0 | defa yorumlandı |  
                  | 3 | üye antolojisine eklendi |  |  |   |  |   | 
 |  |   |