Polaris'e
her zamanki soğuk günlerden birinde miyim şu temmuz sıcağında yine sesine hasret sana vurgunum gece gelen çığlıklarına it ulumalarına inat bu puslu kentin yalnız arka mahallende verdiğim ezgileri dinleyerek senden habersiz yürürken resmini düşleyerek bir arslan kadar sessiz yine sana hasret sesini duyuyorum bir duvarla önümde diyorsun ki gitme dön kedersiz sorulacak sorular var mı önümde daha yitmemişken düşlerimde her şey -ve yitmeyeceğini bilerek bir ömür- taşınacak mı diye yakınmalı mı bu sevda ellerin değdiğinde bir kibrit çöpü bayrak oluyor gözlerinle okşanan çaput en kızıl gül kesiliyor saçının bir teli kaldığında yerde yer deniz oluyorsa yüreğimde ve tekrar soruyorum sana gerek var mı sorulmalı mı artık sorular kökü sökülür mü senden bu ağacın boynunu vurmadan su yürür mü dallarına gövdem göklerine uzanmadan ne durursun başakların en bükülmezi rüzgâr esmiyor mu sanıyorsun sen yıksan da dağları önüme set vurulur mu sanıyorsun çağlayanlara kızarır mı elma rengini yüzünden almadan alıkoymak kendimi senden ne de zor geliyor biliyor musun keder düşünce soluveren yüzüne bakıp ta seni görememek ne imkânsız bana kim yazar ki seni acaba gözlerine bakmadan benden başka düşündükçe koynunda yüzü insana çekenleri yâr bu acı çekmekten de zor bu rastlaşma ne kadar geç ise bana o kadar erken sana ama zaman o kadar da uzun değil sen oldukça yanımda unutma ... (Temmuz'97 - Aydın)
Murat A.Çiçek



     www.intersiir.com  <---  Şiir alemine geçit...