3 Kasım
Ne zamandır kendim için bir yazı yazmadım şu uğraşıp durduğum makinelerde. Ne zamandır kendim için bir nefes almadım ruhunu duyayım diye içimde. Ve ne zamandır bir korku var içimde yenemedim bir türlü, savurup gidecek zaman ikimizi ayrı diyarlara diye. Sen,inancıma ışık,bilincime ilham olan tanrıça,ne zamandır sıcak tuttum ümitlerimi, oysa ki onca sıcaklığınla ısıtamadın bir türlü sen kahrolan bedenimi. Duyuyor musun,bir güz daha bitti,ikinci yılına geliyoruz tanışıklığımızın, hani bir ulusun atasının anısı bir gündü, hatırlıyor musun? Sol yanım çarparken bir ateşle, nasıl da tutuşturmuştun kağıttan surlarımı sen, nasıl da akıvermişti dizelerim sana denize kavuşurcasına, nasıl da cesaretle sokulup demiştim sana kimsin diyerek bin yıldır içimde olana, nasıl da soğuk ve heybetliydin sen, ateşini kasım yağmuru gibi savurmana rağmen, başak sarısı saçların misali yüreğimde. Bilsen şimdi,kulaklarımda yankılanıyor şimdi Hotel California, nasıl da üzüyor beni bir şarkı. Salt şarkılar olsa dinleme dersin, haklısın gülüm, ama nasıl sileyim seni yüreğimden, onca acına rağmen? İnsan unutabilir mi hiç kıpkırmızı bir elmanın tadını dudaklarında? Seviyorum Seni, kaybolup gidiyor olsan da... (3 Kasım 1997)
Murat A.Çiçek



     www.intersiir.com  <---  Şiir alemine geçit...