Beklerdi Tohum
Beklerdi tohum upuzun karanlıklarda -- sen yoktun Öfkemi mermer mermer -- öcümü çocuk çocuk-- çıldırttım kırmızıları Bir başka parlardı yoğun karanlıkta ışıklar -- sen yoktun Bütün kapıları birden zorlamanın o korkunç güzelliği O korkunç büyümesi ellerin fitillerde -- sen yoktun Benim aşkımda o vardı Evrendi nasıl Evrendi çelik mavisi Grev grev, ateş ateş büyüdüm ülkelerce Yepyeni bir öfke doğurdum kalabalık özlemlere -- sen yoktun Üff ne kötü kullanmışlardı ah ne güzel gözlerini -- ölümdü Sana değip değip durdum o sarhoş yörüngede -- sen yoktun Bilenirdi türkülerde en soylu ayrılıklarım -- sen yoktun Benim aşkımda o vardı Soğuktu yeşillerim Soğuktu temmuzlarım en bayram gülmelerimde bile Kar yağardı sabah çaylarıma -- sen yoktun Sofralarda ekmek diye öpülürdü altın dişleri ölülerin Adını söyletmiyorlardı ölüm gibi özlenen şeyin -- sen yoktun Bütün dillerde sana varmak -- bilemem bilemem benim aşkımda o vardı Ben hep koşan atları sevdim soluyan lokomotifleri Benim aşkımda çelik mavisi gagarinli uzayların Toprak nasıl sancılanır ağaçlar nasıl gerinirler çiçeklenirken Kurşun nasıl ıslık çalar diş nasıl gıcırdar karanlıklarda Alabalık nasıl olur o kendi sularının kıyıcığında Bilemem bilemem -- sen yoktun Ateşler yanardı bir yerlerde yepyeni biçimlerde yanardı Benim aşkımda o vardı Söyle anamın en güzel kızı söyle Sular nasıl kaçırılır, kuşlar nasıl susturulur Nasıl sığar şu koskoca evren daracık zindanlara -- söyle Balçık balçıktı o nar çiçeği çağı çocuklarımın Karanfil olurdu yakalarda bacımın kanlı gözleri Demir nasıl paslanırdı sıcacık bileklerde -- bilemem Bilemem ey anamın en güzel kızı bilemem -- sen yoktun Benim aşkımda o vardı Sen geldin Badem çiçek açar gibi geldin, düşte sever gibi geldin Ey kavgabiçim Yepyeni bir düzendi gelişin, yoluna başkoyduğum ülkemdin Eskidi birden kentler, eskidi gökyüzünün çok uzaklığı, eskidi hep Öldü bakkal, öldü bakkalbiçim, öldü bakkalbiçim aşk Bu senin gözlerindi ey benim ülkem -- arılar oynasan içinde Bu senin duruşundu ey kavgabiçim -- en haklı silah güzelliğince Güneş gibi acımasız, toprak gibi unutkan, tohum gibi umutlu Sen geldin ey benim özlemim ülkem, kadınım, devrimbiçimim Yıkıldı ölülerin öğlesonu sarılıkları Sen geldin Eskidi bir yerleri zamanın, eskidi gözleri kadınların -- sen geldin Evler eskidi birden -- eskidi evimsilede kölemsi yalnızlıklar Bayramlar eskidi gülüm, derinlikler eskidi -- ve pismanlıklar Eskidi yatakbiçimlerde iğreti ikililer -- ve çok çok Saksılarda çöl bitkileri, salonlarda kartpostal multluluklar Eskidi maskelerin sırıtan düşmanlıkları -- ve nice yazlar Oh ne güzel yeniden -- bu senin güzelliğin ne demek Sel ne demek azime'm, savaşlara durmak ne demek, güzel ne demek Sen geldin ey benim kadın ülkem -- yepyeni ufuklar geldin Durulu bayraklarım güldü gülüm -- sen geldin kutuplarım değişti Bir horoz öter bir yerlerde bir horoz bir horoz bir horoz daha Bir ateş yanar bir yerlerde bir ateş bir ateş bir ateş daha Bir yumruk sıkılır bir yerlede bir yumruk bir yumruk bir yumruk daha Düşer barış cemreleri sabah çaylarımıza Biter kahpelik Biter bu gökyüzünün çok uzaklığı Sen geldin ey anamın en güzel kızı -- yaşamak geldin Badem çiçek açar gibi geldin, yürek sızlar gibi geldin -- sen geldin Al beni kankırmızılardan vur beni kankırmızılara Durulu bayraklarım gülsün gülüm, kutuplarım değişsin ey benim ülkem Bitsin bu zulüm Bitsin bu zulüm Bitsin bu zulüm sanki dünyada ilk şafaktı kollarımda uyanmaların O büyük barışa bir adım kala
Hasan Hüseyin Korkmazgil



     www.intersiir.com  <---  Şiir alemine geçit...