Karanlık Küstüren Üç Adam
("Ebu Leheb'in kurusun iki eli Ve kurudu da" / Mesed suresi) Suyu çağırıyoruz bakışlarımız kuru Su Kanmıyor çağların kıpkızıl uykusu Uyku/ su Dalını uzatıyor nar çiçeği duaya Çiğnedikçe çiğniyor göğün mihrabını Karanfil küstüren üç adam Gölgeleri taşmış sırtlarından Dayanıp mağranın ağzına değin Beton beton/ ton be ton Boşluğu O malum sarhoşluğu Çağcıl bakışlarıyla nasılda sıvıyorlar Boşaltıp ağırlığından usu Havada Karada Ve Denizde Dizboyu aykırı salınışlarla Namlunun ucunda bir gece vakti Erirken ay Yüzlerinde haki somurtuş bıçakları Uhud dağı Bedir kuyusu Ve basıp karanfil kokulu rüyalarını çocukların Şafak sökmeden daha alfabeyi Dörtbiryandan Dörtbin kez Fatihaya pusu Karanfil küstüren üç adam Bozmadan duruşunu Külbozumu ağzının az ötesinde Devrildi ocak Hep bu külle doğurdu kendini Çoğaltarak bir kuzgunun sesinde Ve düştü sancak Az ötede bir dağın Dağ dedikse gök misali bir dağın Kükremesinde Eğildi su Geçerek bakışlarından Kutlu bir çağın Yürüdü çöllere Nehirlere ve göllere Dayandı mağranın kapısına Mahpushaneye Eridi su Dindi toprağın kadim korkusu Korku/ su Yorumladı gözyaşını karanfil Aktı gözpınarlarından Karışmadan söze Cebrailin kanadı Değdirince ipeksi ellerini Karanfilin yanağına gözyaşı Çok yakından ölümleri kanadı Üç adam Üç nazar Eşeledikçe artan üç toplu mezar Ellerinde siğri uçlu kelimeler Anlatılanı yeniden anlattılar Dondurdular güneşi Dişlerinin arasında kıskıvrak gülüşlerle Suyu ateşe attılar Ayıldı su O güne değin Su olduğunun farkında Değildi su...
Hüseyin Akın



     www.intersiir.com  <---  Şiir alemine geçit...