Beykozda Kayık Olmak
Beykoz sahili
Tellerle çevrili
Yorgun sandallar
Balıkçı barınakları
Asfalta sinen koku
Yıllarla kavgalı
Üç yılım geçti bu sahilde
İki şerit uzaklıktaki okulda da bir üç yıl
Gidip gelirken de bir üç yıl daha
Anlayacağınız
Tam dokuz yılım geçti Beykozda
Diplomayı aldıktan sonra pek arayan soran olmadı
Tesadüfen gördüklerim hariç
Onlardan duymuştum kötü haberi
Bir Yalçın vardı Dünyada
Dört yıl olmuş göçeli
Kimse de yok hani
Olan biteni sorabileceğim
Mezarını bilsem yeter
Vefasızlık etmez giderim başına
Üzerine koyacağım çiçekler
Bilirim ki sarı-kırmızı olsun ister
Sonra uzun uzun anlatırım şampiyonlukları
Ve birlikte yaşadıklarımızı
Hatırlayacaktır
Sevinecektir garip.
Garip Yalçın
Ulan Yalçın !
Çok erken sattın bizi !
Mafyanın gözü kalmıştı okulun arazilerinde
Gözleri aydın !
Riva Kampı kapatılmış.
Belediye de bahçenin peşindeydi
Alamamış !
Gelelim esas meseleye
Şu sahilde kimlerin gözü kaldı acaba ?
Bi kere benim kaldı
Bir de anıların:
"Midyelerin kokusu şamandıraya dayanırdı
Sallardı gece-gündüz denizi
Tarabyadan puslu bir hüzün salar
Nane serinliğinde başımıza yağardı.
Kerizlik-uyanıklık ikileminde çekilirdi kürekler
Dört kişilik kayıkta yedi kişi lüküs kamarada
Rotamız "Martı Boku Şamandırası"
Saldırın öbür kayığa !
Hurra !!!
Atölyede öğrenmiştik kayığı bağlamayı
Martı tuzunda güneşlenmeyi öncekilerden
Bence Tuzsuz Bekir 'i de getirmeliydik şamandıraya
Onu bile tuzlandıracak kadar vardı bayağı
Gelmedin be Tuzsuz Bekir !
Göremedin neşemizi
İki-üç kayıkla yarışırdık hiç olmazsa
Ben öderdim kayık parasını
Kayıkçının savurduğu küfürden anlardım
Batan kayık sayısını
Biz de senden daha vefalı olamadık Tuzsuz Bekir
Olamazdık
Çocuktuk ya!
Büyüdük ya!
Unuttuk neşemizi..."
Beykozda kayık olmak
Rakı şişesinde balık olmak gibi
Şimdi kayık olup salıyorum kendimi...
(10 Eylül 2000)
Başar Çelebi
www.intersiir.com <--- Şiir alemine geçit...
|