Damlaya Damlaya Bir Ömür
Sabahları cenaze merasimi karşılar sanki.
Mermer surat, donuk, mat ama ne kadar?
O kan kusar, domuz gibidir, kan içer,
Kendini affetmez kanını affettiği kadar...
Gülmek farz mı? Namaz mı? Niyaz mı? Ne?
Beton döşenmiş damağına, bükülmüyor mu dudakların?
Kırarsa betonu, önce toprak düşüyor, sonra kan damlıyor,
İç o damlayan kanı be salak iç...
Boğazın dört yol ağzı, lambaları bozuk,
Çapraz düğüm olmuş beş para etmez gırtlağın,
Yemek yese parçalar, kan damlar gerdanından,
İçine akar kan, sıcak olur ısınırsın...
İstersin kendinden haketmediğin mereti,
Beynin donmuş, gözlerin akacak şakaklarından,
Örümcek ağları saracak yerlerini,
Kan! Damla diyeceksin, ama o damlayamayacak...
Muratahan Aykol
www.intersiir.com <--- Şiir alemine geçit...
|