İstanbul
Rezalet diz boyu, günahlar kumul kumul; Taksimlerden kaçarak Sultanahmet'te yumul! Nûrun kalmamış artık, karanlıksın İstanbul. Kat kat günahlar senin; işte buyur alda çek! "Ağır suçlu" duruyor, yalan yanında gerçek "Eyyûb Sabrı"na düştü karanlıkta bir gölge; Doğruya idam verdi kirle mühürlü belge; Bilgeler câhil şimdi; asıl cahiller bilge; Süleymâniye'de hep çekilsin dursun "Hû!"lar Çıplak sürüsünden kirlendi temiz sular. Şen yüzünün altında kanlı kanlı yaşlar var. Yağlı ipin ucunda nice mâsum başlar var. Gümüşten çiniler yok; koca koca taşlar var. Eski altın yerine değersiz bir avuç pul; Ölmüşsün, ağlayanın kalmamış hiç İstanbul!.. Duâlar sükûnette, kulak yırtıyor cazlar; Oynuyor "din" başında hoca denen cambazlar; Taksim'de türlü fuhuş, câmilerde niyazlar Sürün sürün İstanbul, çekene kadar sürün! Gösterme pis yüzünü beyaz çarşafa bürün Zaman aksın önümden, geçip gitsin sel gibi; Kurusun su; görünsün İstanbul'un pis dibi; Fatih sessiz; ötsün "uygarlığın merkebi" Her yanın bir yığın taş; yoksa boşsun İstanbul!.. Bir tutam kirli aşktan, hep sarhoşsun İstanbul!.. Geldi "yedi başlı dev", çoğalır istilâlar Yağar göklerden çil çil, kel başına belalar; Güzele dökük sıva, kötüye "has cilâ"lar; Ey İstanbul, can çekiş, dibinde kör kuyunun! Pisliği şifa dolu, artık, lâğım suyunun
İlyas Altuner



     www.intersiir.com  <---  Şiir alemine geçit...