Gül Yüreklim
Ne çok söz söylendi.
Ve yazıldı aşka dair;
Ve nice bülbüller,
Terennüm ettiler gül'ün üstüne,
Sevdalarını kara sevdalarını,
Bembeyaz sayfalarda,
Anlattılar asırlar boyu,
Hep nefes nefese...
Gözler bazen bir ahu'nun mahzun bakışları
Bazen de çılgın dalgalarıyla,
Köpük köpük, bir deniz,
Ve onun gizemli mavilikleri, oldu.
Ya da endamlar, bir selvi fidan,
Veya gül endamdı.
Ya ay yüzlü sevgililerin,
Güneş gibi yakıcı bakışları.
Nasıl olurda unutulurdu.
Bir çöl güneşi gibi yürekler kavuran,
Nice hasretler yaşandı.
Donduran soğukluklarıyla, ayrılıklarda;
Ve nice gözyaşları döküldü.
Kan niyetine divitlerden ve kalemlerden...
En azgın nehirlerin debisine denk.
Yeşil bir yaprak, ya da nilüfer üstünde,
Bir katreydi gözyaşları...
Ya da erişilmez zirvelerde bir avuç duru kar,
Toprağın bağrını delen bir kardelen çiçeği yada,
Susuz çöllerde bir umut pınarı vaha,
Bir arı'nın konduğu eşsiz bir çiçek,
Muhteşem renk cümbüşü içinde,
Nadide ve toz kanatlı bir kelebek
Bilemezlerdi kelimelerin bu kadar,
Kifayetsiz olduğunu;
Ol mahiler ki derya içre idiler,
ama deryayı bilmezlerdi çünki,
Ama yine de aşka dair;
Ne çok şey yazıldı ve söylendi.
Ve nice bülbüller terennüm ettiler;
Güllerinin, üstüne...
Sen gözpınarlarımda;
Billur bir damla bıraksam
Süzülecek ve kırılacaksın,
Belki de bir kristal gibi
Sen gül yüreklim;
Gül alanlar gül satanlar,
Gülden terazi tutanlar,
Gülü gül ile tartanlar,
Senin gibi bir gül alıp satmadılar.
Ve hiç bir gülü senle tartmadılar.
Ve hiçbir şair senin için;
Yazacak bir mısra bulamadı inan dağarcığında.
Ben sana, gül yüreklim diyorum.
Belki sende bilmiyorsun
Çünki sen en çok gülü seviyor,
Ve en çok, gonca bir güle, benziyorsun.
Aşkı ve ayrılığın acısının;
Yüreklerini bir köz gibi yakıp kavurduğu,
Ay yüzünü bir soluk beyaza çevirdiği,
Ve adının her anıldığında sevgilinin,
Yürek iklimlerinde;
Fırtınalar yüklü, bulutlar taşıyan
Gökler gibiyim, gül yüreklim.
Ama sen benim sana yangınımı da;
Yazamadım ve söylemedim:
Muhtemelen ve elbette bilmiyorsun.
Çünki uzakta sevmek,
Bir çıra misali yanmak,
Ve hayal ile yatıp hayal ile uyanmak da
Hayata ve sevdaya dahil gül yüreklim.
Sevdaya dahil, ben biliyorum
Ama ne yazık ki: sen bilmiyorsun.
Çünki sen en çok gülleri severdin.
Ve en çok sen gonca güllere benziyorsun.
Ben senin adını gül yüreklim koydum.
Gül yüreklim:
Öyle kazıdım sevda kapılarıma
Belki de uzak iklimlerde sevdalandım,
Belki de kaderim, kaderimiz bu bizim;
Hayal ile yaşayıp hayal ile uyandım.
Ve sönmemecesine tutuştum parmak uçlarımdan...
İçten içe yağlı bir kandil misali;
Usul usul yandım....yandım...yandım
Çünki çıra gibi veya bir kandil gibi yanmakda,
Hayata ve sevdaya dahil gül yüreklim...
Artık sende anlıyor ve sanırım biliyorsun.
Ben her hasretinde teninin kokusunu,
Ve bedenin naifliğini hep güllerle,
Hep gülleri koklayarak,
Hep gülleri okşayarak,
İnan, zamana çok ucuza satardım.
Ve her pazarlıksız gidişlerimde;
Sen. sen gözlerimden yanaklarıma,
Bir pınar, bir çağlayan olup, göğsüme, akardın.
Ayrılık odunun en onulmaz yaralarına;
Senin o kadife yapraklarını sardım hep,
Ve o pürüzsüz ve lekesiz yumuşak bedenin;
Hala gül yaprakları, dudaklarımda...
Her gülü görüşümde;
Ve her seni özleyişimde gül yüreklim.
Hep acısı, akışı saniyelere dek oluyor senelerin,
Ama sen, hep, açmayan ve solmayan,
Bir gonca gülsün yüreğimde,
Hala sensizliğinin bitkisel hayat bölümünü,
Gül bahçelerinde atlatmaya çalışıyorum.
Hala bal rengi gözlerinde;
Bir deniz misali, yelken açıyorum umarsız,
Hala yeni doğmuş bir tay gibi kıvrak
Ve çılgın ve kıpır kıpır gonca gülleri gördüğümde bedenim.
Ve ben hala gülü anlatan,
Yani seni anlatan şiirler okuyor,
Ve şarkılar, türküler dinliyorum.
Sen benim güneşim, suyum., toprağım;
Ve içime çektiğim gül kokulu havamsın.
Ve sen gül yüreklim bilemediğin
Ve kelimelerin, anlatmaya kifayet etmediği sevdamsın.
(09 Aralık 1998 - Edirne)
Ali Koç
www.intersiir.com <--- Şiir alemine geçit...
|