Suyun Çağlayıştır Konuşkan Dili
Çiçek ülkesinden girerken yaza,
Örer her doğan gün bir altun koza.
Kristal çiçekler açan fıskiye,
Ayıklık saçar düş gören bahçeye.
Köpükler havâyî, sular coşkulu,
Esen yel yamaçlar kadar uykulu.
Çiçekler koşarlar çelenk örmeğe,
Bulut göçmen olmuş gelir görmeğe.
Sarıp sarmalar tek kabuk çift özü,
Buruşmaz kumaş it derin gökyüzü.
Uçan kuş yazarken yarış şi'rini,
Okur gölde sazlar kamış şi'rini.
Çıkılmaz yokuş tırmanan sarmaşık,
Sağar kuytulardan biçim, renk, ışık...
Söğüt giz fısıldar, sayıklar meşe,
Ayık düş görür her bucak, her köşe .
Yamaçlar dorukdan duman, sis biçer,
Bulutlar sunar, gür başaklar içer.
Kavak çırparak el, söğüt sarkarak;
Çay, ırmak koşarlar düşüp kalkarak.
Salındıkça dolgun başak bel büker;
Başak doğrulurken esen yel büker.
Geçen her saat her geçen sâniye,
Gök altun güğümdür coşan mâviye .
Ömür yurdunun yaz esenlik ili,
Suyun çağlayıştır konuşkan dili.
Kızarmış sulardan ışık el çeker,
Güneş haddeden bir kızıl tel çeker.
(Yaprak, 1999)
Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu
|
Yorum, eleştiri, görüş, bilgi vb.
Edebiyatımızda ilk kez hem hece vezni hem de aruz bu şiirde birarada kullanılmıştır.
Bekir Kurt - 07.12.2001 - 18:02
Bu şiir için sizde yorum, eleştiri, bilgi vb. eklemek isterseniz
tıklayın.
|
154 |
defa okundu |
7 |
defa tavsiye edildi |
1 |
defa yorumlandı |
2
|
üye antolojisine eklendi |
|
|
|
|
|
|