Şiir alemine gecit...  MEHMET AKİF ERSOY

Şiirlerinin listesini görmek için tıklayın.
4/16
Şiirlerinin devamı için tıklayın.

Bülbül

Çanakkale Şehitlerine

Fatih Kürsüsünden

Gitme Ey Yolcu

Hasta

İstiklâl Marşı

Kıssadan Hisse

Meyhane

Oğlum, Bu Temenni Neye Benzer, Bana Bak :

Şiirlerinin devamı için tıklayın.

Henüz bu şiir için konu belirlenmemiş. Bu yüzden benzer konulu şiirler listelenemiyor.

Konusunu EKLE









Bu sayfanın
renk düzeneğini
isteğinize göre
değiştirmek için
TIKLAYIN


Hasta - Bence Doktor, onu siz soyarak dinleyiniz ; Hastalık çünkü değil öyle ehemmiyetsiz. Sade bir nezle-i sadriyyemi illet ? Nerede ? Çocuğun hali fenalaştı son günlerde , Ameliyata çıkarken sınıf on gün evvel , Bu da gelmez mi ? Dedim " Kim dedi , oğlum sana gel ? Nöbet üstünde adam kaçmalı yorgunluktan ; Hadi yavrum , hadi söz dinle de bir parça uzan. " O zamandan beridir za'fı terakki ediyor ; Görünen : bir daha kalkınması artık pek zor ; Uyku yokmuş ; gece hep öksürüyormuş ; ateşin Oluyormuş biraz dindiği - Ben zaten işin , Bir ay evvel biliyordum ne vahim olduğunu Bana ihtara ne hacet , a beyim. Şimdi bunu ? Maamafih yeniden bakalım dikkatle : Hükmü kat' i verelim , etmeye gelmez acele. - Çağırın hastayı gelsin. - Kapının perdesini , Açarak girdi o esnada düzeltip fesini , Bir uzun boylu çocuk... Lakin o bir levha idi..! Öyle bir levha-i rikkat ki unutmam ebedi , Rengi uçmuş yüzünün , gözleri çökmüş içeri. Elmacıklar iki baştan çıkıvermiş ileri. O şakaklar göçerek cepheyi yandan sıkmış; Fırlamış alnı , damarlarla beraber çıkmış , Betbeniz kül gibi olmuş uçarak nur-i şebab ; O yanaklar iki solgun güle dönmüş , bitab ! O dudaklar morarıp kavlamış artık derisi ; Uzamış saç gibi kirpiklerinin her birisi ! Kafa yük gibi kesilip boynuna , çökmüş bağri ; İki değnek gibi yükselmiş omuzlar yukarı . - Otur oğlum seni dikkatlice bir dinleyelim ... Soyun evvelce , fakat ... - Siz soyunuz yok halim ! Soydu bi çareyi üçbeş kişi birden , o zaman Aldı bir heykeli urya-ı sefalet meydan Yok bu kemik külçesinin dinlenecek bir ciheti : " Bakmasak hastayı nevmid ederiz belki " diye ; Çocuğun göğsüne yaklaştım biraz dinlemeye : Öksür Oğlum ... Nefes al...Oldu , giyin ; Bakayım nabzına ... A'la ... Sana yavrum , kodein Yazayım , öksürüyorsun , O , keser , pek iyidir... Arsenik hapları al , söylerim eczacı verir. Hadi git , kendine iyi bak... - Nasıl ettin doktor ? - Edecek yok , çocuk artık yola girmiş , gidiyor ! Sol taraftan rienin zirvesi tekmil çürümüş ; Hastalık seyr-i tabiisini almış yürümüş . Devri salisteki asarı o mel'un marazın Var tamamiyle , değil hiçbir eksik arazın . Bütün a'raz , şehikiyle , zefiriyle ... - Yeter ! Hastanın çehresi meydan da ! İnsanda meğer Olmasın his denilen şey... O değil , lakin biz Bunu " Tebdil-i hava " derde nasıl göndeririz ? Şurda üçbeş günü var... Gönderelim Yolda ölür.... " Git ! " demek , hem, düşünürsek ne büyük bir zuldür ! Hadi göndermeyelim .. Var mı fakat imkanı ? Kime derd anlatırız ? Bulsan a derde anlayanı ! - Sözünüz doğru , Müdür bey ; ne yapı yapmalı ; tek Bu çocuk gitmelidir. Çünkü eminim , pek pek , Daha bir hafta yaşar , sonra sirayet de olur ; Böyle bir hastayı gönderse de mektep ma'zur. - Bir mubassır çağırın. - Buyrun efendim. - Bana bak : Hastanın gitmesi herhalde muvafık olacak. " Sana tebdil-i hava tavsiye etmiş doktor. Gezmiş olsan açılırsın..." diye bir fikrini sor. " İstemem !" de o fakat dinleme , iknaa çalış ; Kim bilir , belki de biçare çocuk anlamamış ? - Şimdi tebdil-i hava var mı benim istediğim ? Bırakın halime artık beni , rahat öleyim ! Üç buçuk yıl bana katlandı bu mektep , üç gün Daha katlansa kıyamet mi kopar ? Hem ne içün Beni yıllarca barındırmış olan bir yerden. " Öleceksin !" diye koğmak ? Bu koğulmaktır. Ben , Kimsesiz bir çocuğum nerde gider yer bulurum ? Etmeyin sokaklarda perişan olurum ! Anam ölmüş babamın bilmiyorum hiç yüzünü ; Sanki atideki mevhum refahım giderek, Onu çalkandığı hüsranlar , içinden çekecek ! Kardeşim kurduğun amali devirmekte ölüm ; Beni göm hurfe-i nisyana , ben artık öldüm ! Hangi bir derdim için ağlıyayım , bilmiyorum. Döktüğüm yaşları çok görmeyiniz ; mağdurum ! O kadar sa'y-i beliğin bu sefalet mi sonu ? Biri evvelce eğer söylemiş olsaydı bunu , Çalışıp ömrümü çılgınca heba etmezdim, Ben bu müstakbele mazimi feda etmezdim! Merhamet bilmeyen insanlara bak , Yarabbi , Koğuyorlar beni bir sail-i avere gibi ! - Seni bir kerre koğan yok , bu sözün pek haksız. " İstemem yollamayın " dersen eğer , kal , yalnız... Hastasın... - Hem Verem'im ! Söyle , ne var saklayacak ! - Yok canım , öyle değil ... - Öyle ya herkes ahmak, Bırakırlar mı , eğer gitmemiş olsam acaba ? Doğrudur gitmeliyim... Koşturunuz bir araba. Son sınıftan iki vicdanlı refikin koluna Dayanıp çıktı o biçare , sefalet yoluna. Atarak arkaya bir lemba-i lebriz-i elem , Onu teb'id edecek paytona yaklaştı " Verem " ! Tuttu bindirdi çocuklar sararak her yerini , Öptüler girye-i matem dökerek gözlerini ; - Çekiver doğruca istasyona ... - Yok , yok , beni ta , Götür İstanbula bir yerde bırak ki ; guraba , - Kimsenin onlara aldırmadığı bir sırada - Uzanıp ölmeye bir şilte bulurlar orada ! Mehmet Akif Ersoy



40
defa okundu
1
defa tavsiye edildi
0
defa yorumlandı
3
üye antolojisine eklendi
arkadaşına GÖNDER
e-kart YAP
antolojine EKLE
yazıcından BASTIR
eleştiri, yorum YAP
Görüş, bilgi vb. EKLE
varsa, hataları BİLDİR

şairi için yapılmış bir web sitesinin linkini EKLE şairin biyografisini EKLE
şairini internette heryerde ARA hatıra, anekdot, bilgi vb. EKLE
bu şiirin şiir.net'ten silinmesini ÖNER bu şiirin konusunu EKLE
Bu şiiri antolojinize ekleyin. Bu şiiri bir cep telefonuna gönderin. Bu şiiri e-kart yaparak arkadaşınıza gönderin. Bu şiiri yazıcınızdan bastırın. Bu şiiri bir arkadaşınızın e-mail adresine gönderin.