Şiir alemine gecit...  NAZIM HİKMET

Şiirlerinin listesini görmek için tıklayın.
11/122
Şiirlerinin devamı için tıklayın.

Japon Balıkçısı

Kadınlarımızın Yüzleri

Kalbim

Kar Yağıyor

Karanlıkta Kar Yağıyor

Karıma Mektup

Karlı Kayın Ormanında

Kemal Tahir'e Mektup

Kerem Gibi

Şiirlerinin devamı için tıklayın.

Henüz bu şiir için konu belirlenmemiş. Bu yüzden benzer konulu şiirler listelenemiyor.

Konusunu EKLE









Bu sayfanın
renk düzeneğini
isteğinize göre
değiştirmek için
TIKLAYIN


Karanlıkta Kar Yağıyor Ne maveradan ses duymak, ne satırların nescine koymak o , ne bir kuyumcu merakıyla işlemek kafiyeyi, ne güzel laf, ne derin kelam... Çok şükür hepsinin hepsinin üstündeyim bu aksam. Bu aksam bir sokak şarkıcısıyım hünersiz bir sesim var; sana, senin işitemeyeceğin bir şarkıyı söyleyen bir ses. Karanlıkta kar yağıyor, sen Madrid kapısındasın. Karşında en güzel şeylerimizi ümidi, hasreti, hürriyeti ve çocukları öldüren bir ordu. Kar yağıyor. Ve belki bu aksam ıslak ayakların üşüyordur. Kar yağıyor, ve ben şimdi düşünürken seni şurana bir kurşun saplanabilir ve artık bir daha ne kar, ne rüzgar, ne gece... Kar yağıyor ve sen böyle deyip Madrid kapısına dikilmeden önce herhalde vardın. Kimdin, nerden geldin, ne yapardın? Ne bileyim, mesela; Astorya kömür ocaklarından gelmiş olabilirsin. Belki alnında kanlı bir sargı vardır ki kuzeyde aldığın yarayı saklamaktadır. Ve belki varoşlarda son kurşunu atan sendin motorları yakarken Bilbao'yu. Veyahut herhangi bir Konte Fernando Valaskerosi de Kortoba'nin çiftliğinde ırgatlık etmişindir. Belki de küçük bir dükkanın vardı, renkli Ispanyol yemişleri satardın. Belki hiçbir hünerin yoktu, belki gayet güzeldi sesin. Belki felsefe talebesi, belki hukuk fakültesindensin ve parçalandı üniversite mahallesinde bir Italyan tankının tekerlekleri altında kitapların. Belki dinsizsin, belki boynunda bir sicim, bir küçük haç. Kimsin, adın ne, tevellüdün kaç? Yüzünü hiç görmedim ve görmeyeceğim. Bilmiyorum belki yüzün hatırlatır Sibirya'da Kolçak'ı yenenleri belki yüzünün bir tarafı biraz bizim Dumlupınar'da yatana benziyordur ve belki bir parça hatırlatıyorsun Robespiyer'i. Yüzünü hiç görmedim ve görmeyeceğim, adımı duymadın ve hiç duymayacaksın. Aramızda denizler, dağlar, benim kahrolası aczim var. Ben ne senin yanına gelebilir, ne sana bir kasa kurşun, bir sandık taze yumurta, bir çift yün çorap gönderebilirim. Halbuki biliyorum, bu soğuk karlı havalarda iki çıplak çocuk gibi üşümektedir Madrid kapısını bekleyen ıslak ayakların. Biliyorum, ne kadar büyük, ne kadar güzel şey varsa, insanoğulları daha ne kadar büyük ne kadar güzel şey yaratacaklarsa, yani o korkunç hasreti, daussılası içimin güzel gözlerindedir Madrid kapısındaki nöbetçimin. Ve ben ne yarın, ne dün, ne bu akşam onu sevmekten başka bir şey yapamam. (25.12.1937) Nazım Hikmet



34
defa okundu
1
defa tavsiye edildi
0
defa yorumlandı
2
üye antolojisine eklendi
arkadaşına GÖNDER
e-kart YAP
antolojine EKLE
yazıcından BASTIR
eleştiri, yorum YAP
Görüş, bilgi vb. EKLE
varsa, hataları BİLDİR

şairi için yapılmış bir web sitesinin linkini EKLE şairin biyografisini EKLE
şairini internette heryerde ARA hatıra, anekdot, bilgi vb. EKLE
bu şiirin şiir.net'ten silinmesini ÖNER bu şiirin konusunu EKLE
Şairinin sesinden şiirlerin mp3 ünü DİNLE
Bu şiiri antolojinize ekleyin. Bu şiiri bir cep telefonuna gönderin. Bu şiiri e-kart yaparak arkadaşınıza gönderin. Bu şiiri yazıcınızdan bastırın. Bu şiiri bir arkadaşınızın e-mail adresine gönderin.