senİn gemİn camdan sevgİlİ

 

Duydum ki yine umudunu kesmişsin insanlardan,

dostluklardan... Duydum ki yine acımaya başlamışsın kendine...

Yolunu kimselerin bilmediği, bilmek de istemediği sevginin o hayal ülkesinde birilerini beklerken çok üşümüşsün...

İnsan ancak kendisine sevgili olabilir, diyormuşsun.

Şimdi artık yollarda ve binbir hayalin peşinde sürüklediğin ve yıprattığın sevgine minnet borcunu ödeyecekmişsin...

Acıyan sevgini şımartacak, onu örtülere saracakmışsın. Onu kendini güçlü ve korunaklı olduğunu hissetmediğin hiçbir yerde ortaya çıkarmayacakmışsın...

Sevgini yırtıcı bir kuş gibi yetiştiriyormuşsun.

En iyi savunmanın saldırı olduğunu ve yok olmamak için yok etmek gerektiğini öğretiyormuşsun ona...

 

Ona onu, sabırlar, merhametler ve inceliklerle değil, hazlar, hayranlıklar ve kıskanç ilgilerle besleyeceğini vadediyormuşsun.

Her gece uyumadan önce arkasında Che Guevera’nın resmi olan aynanla konuşuyormuşsun: Bir sen varsın önemli olan, bir sen varsın gerçek olan...

Hem onca acıya rağmen hâlâ güzelim...

Ve artık kendime yasaklıyorum başkalarına acımayı ve hayatın acısını...

Aynandaki nefesinin buğusunu görüyorum buradan. Gözlerinle göz göze gelemediğin için tutup aynadaki buğuyu öpüyorsun.

Yaralı kendini öpüyorsun.

Çekmeceden cüzdanını çıkartıp içindeki kredi kartlarını seyrediyorsun zoraki bir hayranlıkla.

İçinde sevgini sakladığın kaleyi daha da güçlendirmeyi geçiriyorsun aklından.

Kredi kartlarını yalıyorsun dilinle ve onların zehirli tadını içine akıtıyorsun...

Bankamatikten her para çektiğinde kulağına gelen ölüm çığlıklarına alıştırmak istiyorsun kendini böylece.

 

Hem senden güçsüzlerin ölümü, hem bu ölümleri gizleyen ve bütün katliamları anında temize çeken teknolojinin zehirli tadı sarıyor şimdi sevginin yaralarını.

Bankamatikten her para çektiğinde kulağına gelen çocukların ve kimsesizlerin ölüm çığlıklarına dayanamadığını hissettiğin an, senin için hayatta sadece annenin babanın ve kardeşlerinin önemli olduğunu söylüyorsun kendine ve akşam iş dönüşü onlara hediyeler alarak evine dönüyorsun...

Ve eskiden, sevgini bir kalenin ardına saklamadan önce, sadece kendi çocuklarını sevenleri çok kınadığını unutmak içinse, bu defa başkaları değil kendin kanatıyorsun sevgini...

Sonra küçük, tüylü bir köpek almak istiyorsun kendine.

Köpeğini severken, kucaklarken sana acımasızlık eden dostlarının, seni sevginin o hayal ülkesinde yıllarca bekletip düşlerini ve ömrünü çalan sevgililerinin yüzleri geçsin istiyorsun karşından.

Onların yüzleri geçtikçe sahibi olduğun için senden başka kimseyi sevmeyecek ve bağlanmayacak olan köpeğine daha da sıkı sarılmak istiyorsun, öpüp koklamak.

Kendini öper gibi, yaralı ve belki de artık hiç iyileşmeyecek olan kendini...

 

Hiç iyileşmeyeceğini artık kendinden bile saklayamadığın böyle anlarda para kazanmak istiyorsun, iş kurup daha çok para kazanmak...

Böyle anlarda bir kalenin ardında gizlediğin yaralı sevgini bile unutmak istiyorsun; o seni düşkırıklığına uğratan insanlara inat yeniden bağlanmak istediğin anneni, babanı kardeşlerini bile...

Böyle anlarda kendine sakladığın, gizlediğin her şeye, yanlışlarla dolu olsa da senden izler taşıyan tarihine bile düşman oluyorsun.

Seni bu hale getirenlerle bir olup bu belki de artık hiç iyileşmeyecek yaralı kendini yok etmek istiyorsun... Sonra yorgun düşüyorsun... Artık dinlenmek istiyorsun. Yarına daha dinlenmiş ve korkulardan kurtulmuş olarak uyanmak istiyorsun...

Ve uykuya dalmadan önce vitrinlere bıraktığın dalgınlığın geliyor aklına...

Kendine bir kez daha acıyorsun ve bu yüzden pahalı bulup da almadığın giysileri almaya karar veriyorsun.

Bu pahalı giysiler sayesinde ilgilerin kölesi değil, ilgilerin merkezi olmayı istiyorsun.

Bu giysiler sayesinde sızlayan sevgilerini örtmek, örtmek, örtmek istiyorsun. Görünmez olmak istiyorsun.

 

Oysa senin gemin camdan sevgili...

İşte güçlü balığın güçsüz balığı yok ettiği kanlı denizin her tarafından seni görebiliyorum...

Sadece ben değil, dost düşman herkes uykuya daldığını görebiliyoruz buradan.

Çünkü senin gemin camdan sevgili.

Sıkıntıdan yediğin tırnaklarının kenarlarını...

Korkulu bir rüya gördüğünde birden silkinişini...

Yaralı sevgini korumak için aldığın onca kötücül karara rağmen nasılsa hep masum kalan sayıklamalarını görüp duyuyorum buradan...

Kaleni ve kalenin ardında sakladığın yaralı sevgini.

Boşuna saklama sevgini. Senin gibiler hiç örtünemez sevgili...

Seni bu kanlı deniz ve düşmanların da dostların da hemen tanır.

Ya benzerini bulup gidersin buralardan.

Ya da seni yok ederler sevgili...

Herkes gibi ve her şeyi bilerek yaşayamazsın sen.

Senin gibiler örtünemez...

Bu kanlı denizde senin gemin camdan sevgili...

Geri Dönüş [Ana Sayfa] [Biyografi] [Söyleşiler] [Eserler]  [Posta]

Yukarı